Robotlar da insan üretebilecek mi?

Robotlar da insan üretebilecek mi?

Robot teknolojisinin geleceğini, sorduğumuz felsefi sorularla aydınlatabiliriz. Yazı başlığı ütopik, hatta distopik gelebilir kulağa. Fakat biyoloji bilim alanındaki gelişmeler, sorduğumuz bu soruya biraz daha kolay cevap verebilmemizi sağlıyor. Gerçek bir anne rahmine gerek olmadan, hatta cinsiyet genlerine bile ihtiyaç duyulmadan bebek üretimi gerçekleşti sayılır.

Konumuzun giriş paragrafıyla bir gelecek vizyonu oluşturduktan sonra şu zamandaki durumu genel olarak değerlendirmemiz gerekir.

Ne tür robotlar var? Elektrik süpürgesi şeklinde robotlar, köpek-kedi hareketlerini taklit eden robotlar, endüstriyel sahalarda işlev gören robotlar-robot kollar, otel resepsiyonunda çalışan resepsiyonist robotlar, garson robotlar… Ve elbette insansı robotlar var.

Bu robotların üretilme amaçları, insanın bulunduğu her ortamda insanlara yardımcı olmaları. Yani, insanlara zaman kazandıran “gayet zeki” siber makineler olmaları onları üretme amacımız olarak görünüyor. Ev tipi robotların insanların hayatlarını kolaylaştırdığına şüphe yok. Fakat evde kullanım amacı dışında bir sahada farklı amaçlarla üretilen robotların, her şeyi kolaylaştırmaları fonksiyonunun ötesinde toplumsal yapıları, ekonomik sistemleri, doğanın işleyişini bile devrimsel nitelikte değişime uğratma durumu hiç de uzak değil.

Devasa işlem hızı ve bellek kapasiteli yapay zeka ile bütünleşik robotların bir devletin bizzat kendisi olma durumu bile uzak değil. Devlet ve devlet organları denilince akla gelen ilk deneysel uygulamalar yargı organları şeklinde gösterecek. Her ne kadar siber toplum, siber devlet yapılarına yavaş yavaş dahil olacak olsa da ilk önce lazım olacak siber yönetsel organ yargı alanında kendini gösterecek. Konunun bu yönü biraz geniş bir konu olduğu için bu kadarıyla burada bırakalım.

İçinde yaşanılan ekonomik sistemin gereksinimleri ile herhangi bir insanın günlük gereksinimleri dar alanda bir yerde kesişir. Ekonomik sistem, kendini korumak temel fikriyatıyla temellenir ve doğası gereği daha da genişlemek ve büyümek ister.  Otomatikleşen, siber hale bürünen bir teknik-alt yapı sisteminin işlem ve üretim hızının artması, üretilen her şeyin insanlara sunulması aşaması ile tamamlanır. Ekonomik sistem bu kadar hızlandıkça insanların bunları aynı hızda tüketmeleri-kullanmaları yavaşlayabilir. Çünkü rahatlık yavaşlığı da getirir. Bu yavaşlama elbette zihinsel ve bedensel gelişimdeki yavaşlama anlamına geliyor.  Özellikle zihinsel aktivitelerin sınırlı bir alanda yoğunlaşması normal insan ilişkilerinin, algı seviyelerinin düşmesinin sebebi olabilir. Aslında, bu dediğimizin tam tersi de olabilir. Yüksek bir bilince sahip, hayvani güdülerden çokça uzaklaşmış bir insan profili de karşımıza çıkabilir.

Kısa değinişlerle bahsettiğimiz bu konular robot-yapay zeka gelişimiyle doğrudan ilgili.

Amacımız nedir? En akıllı, en insansı robotları ürettiğimizde ve daha gelişmiş robotları da üretmeye devam ettiğimizde şu soruyu soracak mıyız? Öyle bir robot yapalım ki, ki yapay zekası elbette var- bu robot insan da yapabilsin. Sonra, bu robot yapımı insanlar tekrar farklı robotlar yapmaya başlasın. Sonra, o robotlar da tekrar başka tür insanlar üretmeye başlasın…

Belki de, oluşan bu döngülerde her seferinde daha iyi robotlar ve sonrasında daha “iyi” insanlar oluşmaya başlar. Tarihin bir noktasında robotlar-yapay zeka insanlığı-robotluğu yok eder. Böylece kendi de yok olmuş olur.

Bu son cümlelerdeki değinişler biraz fantastik-kurgu gibi gelebilir kulağa.  İnsanların da robotların da zarar verme olasılıkları var.

Moleküler biyoloji ve genetik alanındaki gelişmeler yapay zekanın da alanına girince, haliyle robotların da alanına girmiş oluyor. Ameliyat yapan robotlar, teşhis koyan robotlar, tedavi uygulayan robotlar düşünüldüğünde kısa bir zaman sonra, anne-babaya gerek olmadan insan üretme de mümkün gözüküyor. Fakat robotlar nasıl insan üretmek isterlerse öyle.